Yükleniyor
Yeni bir yaz dizisi ile ekranlardasınız. Set ortamınız nasıl? Nasıl geçiyor çekimler?
Merhabalar, keyifler şahane. Çok mutluyum çünkü çok iyi bir set ortamında çalışıyorum. Set çok eğlenceli geçiyor. Ekip içinde çok eğleniyoruz. Uzun zamandır bu kadar eğlenceli ve içinde olmaktan keyif aldığım bir projede çalışmamıştım diyebilirim.
Dizide canlandırdığınız Meryem karakterini nasıl yorumlarsınız? Nasıl biri ve hikayedeki yeri ne?
Meryem irrasyonel bir karakter. Çok hızlı şekilde düşünme ve karar verme yetisine sahip; fakat tabii ki bazı hataları oluyor bu hızlı süreç içerisinde. Dil sürçmeleriyle ve kırdığı potlarla meşhur. Çok eğlenceli bir karakter. Leyla’nın en yakın arkadaşı, kardeş gibiler. Çetemizin içinde; çetenin bazen mentoru bazen kurtarıcısı bazen de gaflarıyla ayağı dolananı. Enerjisi çok kuvvetli, komik bir karakter. Oynamaktan çok mutlu olduğum bir karakter diyebiliriz.
Tavırlarınız, hayattaki duruşunuz ve birçok özelliğinizle merak uyandırıyorsunuz. Bu kişiliğin ardında nasıl bir Mine var?
Kendimi çok merak uyandıracak bir karakter olarak tanımlamıyorum. Genelde insanların merak ettiği şeyler benim hayatımda önceliklendirdiğim bir yaşam stili haline gelmedi. Boş zamanlarımı fazlasıyla doğada geçiren, sessizce ağaçların arasında kamp yaparak ya da kendi bahsettiğim küçük arkadaş grubumla iki üç gün bir yerlere kaçıp, mümkün olan en bakir yerde kamplayıp, karavan tatili yapıp, bolca denize girip çıkıp, tekneyle mümkün olduğunca seyahat eden bir arkadaş grubuylayım. O yüzden hayvan sevgim arşa erer yükseklikte. Doğa, hayvan, toprak, ağaç, deniz kuş böcek ne varsa, kendimi mümkün olduğunca, çalışmak zorunda olmadığım anlarda onlarla dinlendirmeyi tercih ediyorum. Yakın gelecekte de çok daha minimal bir şekilde o doğanın içinde bir şekilde yaşamayı öğreneceğim bir yaşam formunu hazırlıyorum kendime. Bunlarla ilgilenen insanlardır muhtemelen merak uyandırdığım insanlar.
Doğaya olan sevginiz aşikar. Doğa ile aranızdaki ilişkiyi açar mısınız biraz?
Evet, doğayla ilişiğim gözünüze çarpıyorsa doğrudur çünkü dediğim gibi tüm hayatı o değerler üzerinden şekillendirmeyi seviyorum. Hayatta var oluşumun, doğayla ilişiğinden koptuğum her an beni çok mutsuz ediyor. Hasta ediyor. Şifamın nerede olduğunu bildiğim için bütün hastalandığımı hissettiğim yerlerde o ana rahmini; yani doğa ana gibi ikisini benzer buluyorum. Kaçışım oluyor ve şifamı alıp hayatımın ritmine tekrar ayak uydurmaya çalışıyorum.
Türkiye’de mutlaka uğramadan yazı bitirmem dediğiniz rotalar var mı? Okuyucularımıza hangi destinasyonları önerirsiniz?
Ben biraz bakir yerlerden hoşlanıyorum. İçinde tesis olmayan, işletmelerin olmadığı mümkünse sadece kamp yapılabilen ya da en fazla karavanla giriş yapılabilen… Kendi grubumla, hiç kimsenin olmadığı kadar bakir yerler, lokasyonlar. O yüzden öyle bir yer önereceksem Muğla’nın her bir koyu her köşesi. Marmaris, Bozburun, Akyaka, ağaç ve orman sıklığı nedeniyle önerebileceğim yerler. İzmir, Çeşme, Alaçatı gibi yerlere nazaran çok çok çok daha iyi. Biraz tekne ve yatlarla ilgili bir organizasyon yapıyorsam Göcek’ten çıkıp oradaki koyları ya da Marmaris’ten çıkıp Marmaris’in koylarını çok şahane buluyorum. Onları söyleyebilirim. Kış aylarında da mümkün olabilen en ormanlık yerlerde, mesela Yedigöller’in olduğu taraflarda çok güzel kamp yapılabilecek yerler var. Longoz Ormanları var. Kışın daha tercih edilebilir yerlerden. Bunlar olabilir.
Son olarak diziniz ile ilgili ufak ipuçları alabilir miyiz? İzleyiciyi neler bekliyor?
Diziyle ilgili ipucu vermeyi ben de çok isterdim ama bölüm stoğumuz yok. Ucu ucuna çektiğimiz bölüm biter bitmez yeni bölüm geliyor ve çalışma ritmimiz bu olunca önümüzdeki birkaç bölümün bilgisi bende de yok. Söyleyebileceğim tek şey; gittikçe kendi içinde kendini olduğu en iyi hale getiren bir kurgu ve dramatolojiyle ilerliyor. Oyuncu olarak bizi çok tatmin eden; herkesin de izledikçe, bölümler bölümler geçtikçe daha da içine girip eğlenebileceği bir hikâye bizi bekliyor diyebilirim.